29.12.2014

yılınsonu





sadece onu ve yüzünü görmek için gitmekler vardı zihninde ,  dilindeyse geçerken uğradımlar.
ayakustu atıştırılmış gibi lezzetsiz olan her kelime,  dilinin bir kenarında tat olmayı beklerken
zaman geçmiş , kış gelmişti.
seviyordu neticede kışı , geçen zaman üzmemişti.
'bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak şeyler' listesinin başlarına yazdı adını,
kalemi bıraktığında kar başlamıştı.




22.12.2014

yaş






hiç yaşlanmıyordum bi süredir , yarından sonra da yaşlanmayı düşünmüyorum aslında , bir günlük bişey benimki , geçiyor hemen.
bi rakam değişikliği nasıl sağlıyabilir ki bunu ,
daha çok gülmem , üzülmem , yürümem , müzik dinlemem , yeni yemekler tatmam , yeni insanlar tanımam , tanıdıklarımdan vazgeçmem , anlıyamadıklarımı anlamam , özlediklerime sarılmam, ağlamam , anlatamadıklarımı anlatmam , dünyanın bi kaç yerine ayak izlerimi bırakmam  ve daha bir çok şey yaşamam gerekir yaşlanmam için.
kimilerinin aksine akciğerlerim şekerle tıkanmışçasına pembe baloncuklar çıkmıyor ağzımdan. mutluluktan ölmek gibi bi hayalim de yok ,hiç olmadı.
tercihen duygulanmıyorum böyle günlerde . en azından kendi kendime .
bana sarılması yetiyor , en ağır , şekerli ve derin hislerim o kolların arasında şekilleniyor.
bence
kalbim benim bilmediğim bişey biliyor.




12.12.2014

yüz






bu yaz yeterince yuzemedigimi düşünürken, bunu telafi edebilirsin diyor resmen yağmur 

ne tatlı*





15.11.2014

o gün.


 yazılmış ve unutulmuş.



pişen ve kokusu evi saran bişeylerin buharında hatırladım seni 
kısa sürdü aslında , ağzımın içinde yuvarlanıp, yok olan kurabiye gibi 
sonra su verdim kaktüslere , kucağıma bi kitap aldım ayaklarımı uzatıp
o kitabın kapagındaki tozdan okudum bu sefer seni, değişik bişey şu hafıza
elimle sildiğimde kapakta kalan parmak izim gibi

*







7.11.2014

kahvaltı



tanısan seversin aslında dediğinde bi gözümü kısıp düşünüyorum 
sarılsam kesin daha çok severim , bilmiyor .





6.11.2014

soguk / sıcak






Böyle ne oldugu belli olmayan mevsimleri seviyorum.
nasıl davransam , ne desem , nasıl yaklassam dediğim insanları sevdiğim gibi.
ama yine de
 ne dolasam da boynuma , rüzgarı üşütmese
nasıl baksam gözlerine de ısınsa ciğerlerim..

1.11.2014

tam olarak neredeyiz?




büyük , upuzun kollarım var benim
canım neye isterse sarılmak için .
en sevdiğim  kitaba , dünyadaki tüm ağaçlara ve ellerime sığmayan o arjantine ölçüsü yeter mi hiç kelimelerin
iç organlarımın arasında bi sahil var benim
aradaki çakıl taşlarını bulman için
oturmuşsun kumlara ; sözlerinden , kavgasından , güzelliklerinden bahsediyorsun geçmişin ..




30.10.2014

çok basit şeyler





anlatıcak daha çok şeyimin olduğu zamanlar oldu.
hissizleşiyormuyum diye sorduğumda kendime , mevsim geçişi hep bunlar diyor içimin yazdıran tarafı.
baharın sonunu tek başıma yaşıyorum da nasıl guzel oldugunu kimselere anlatmak istemiyorum sanki,
ama bitiyor .
ekim*in  de uzun sürecek hali yok,  bir kaç gün içinde çekip gidicek o da.
aynı eylül ve  suskunluklarım gibi.

sonra geleceğim , kelimeleri çıtır çıtır çiğnediğim zamanların anısına
sen burada olur musun bilmiyorum ama ..


23.09.2014

eşit





Şu anda başım bu kadar ağrımasaydı eğer , buraya ekinoksla ilgili bişeyler yazardım.

bu eşitliğin zihnimdeki yerinin , kalbimdeki yeriyle nasıl iyi anlaştığı ;
sabahında ben uyurken yüzüme düşen bakışlarının açısıyla günümün nasıl aydınlandığı ,
yanyanayken geçen vaktin , gece ve gündüz uzunluğunun bizim birlikte daldığımız uykularla ölçüldüğü ve
yavaş yavaş kış ve kış gündönümü yaklaşırken bizim tarihimizin nasıl tekerrür edeceği gibi şeyler..

lakin başım çok ağrıyor şuan .
sen hepsini yazdım say , tamam mı ?
kıps. 


9.09.2014

metafor





dilbilgisini hep sevdim , her bilgiden ustun tuttum.
virgülün insanı sessizleştiren o gücüne inandım, hayattaki uyuşmazlıkların  hep özneyle yüklemin suçu olduğuna şahit oldum.
isimden kişi hatta meslek yapan o yapım ekinin egosundan korktum , yolda karşılaştığımızda parantezin yaylarına sığındım.
parantezler  iyi ki var , çünkü benim hep daha fazla soyleyecek şeyim var.

son olarak özlediğim herkesi , diğerlerinden tırnakla ayırdım.
hepsinin hafızama yer edecek cümleler söylemesine izin verdim.  hatırlamak çok güzel. hatırlayabilmek hep çok güzeldi.


budaneydimi
sadece cok basit bişey anlatmak istedim .
soru işareti olan ?






1.09.2014

güzbilgisi



bak ne güzel kaynıyor  porselen demlik ,
kimbilir ne diyor tıslayan buhar .
sahiplenmeyenin kalmadığı ay , nasıl da sömürüyor yazın yerini.
sessizce , küçük ünlü uyumu dahil her kurala uyarak , parmak uçlarını üşütüp , adını söylerken dudaklarını mutlu ederek yerleşiyor tarihe.

iklim değişiyor.
ahşap korkuluğa bıraktığını aldım.
ellerimi ısıtan bi fincan ve içimi ılık bi çaydan başka bişey istemezdim zaten.

hırka mevsimi geliyor
aynı senin gibi , 
sağım solum belli olmasa da bana gülümsemeyi ihmal etme
diyen gökyüzünü kıramazdım .






27.08.2014

orman




yattığım yerden uzaktaki ışıkları izliyorum. evin içinde başka bir aydınlık yok,
*televizyonun kırmızı ışığını saymazsak eğer.

saatler ilerledikçe azalıyor ışık oyunları , benim gözlerim kapanmaya başladığından değil kesinlikle , azalıyor işte.
soluklaşıyor.

soluk alıyor.
nefes alıyorsun yanımda.
ciğerlerin yemyeşil ,  dalları karnıma değiyor ağaçların , yaprakların var kalbinden taşan , bu bi orman .

daha buyuk açıyorum gozlerimi. ruya gordugunu bilerek ve gozlerinin kapalı oldugu gercegiyle aslında ,
gozlerini daha daha buyuk açtığını sanmakta neyin nesi

yumurta akıyla yapıştırılmış gibi duran ağzın , şimdiye kadar konuşmuş mu hiç bilmem 
sıcak bi kelime çıksa agzından eriyecek belki bildiğinden
gözlerin anlatmaya başlıyor birden.

-üçüncü şişede bıraktım ben elimden gelmeyen herseyi , heyecanla düşürdüm elinden onca kelimeyi.

*uyan.

sutasarrufu*



gözlerin dolması sonucu oluşan yaşların , yerçekimi sebebiyle yanaklardan kayması eylemine neden ağlamak diyolar .

yaşlanmak bence bu.

8.08.2014

yeni dünya





yeni dünya adında bi meyve olması yeterince tuhafken , sırf adı için aldığım bu meyvenin tadını sevmiyorum. 
hiç kimseyi 'gereğinden' fazla sevemiyorsam bu dünya*nın suçu .

*ya da senin




6.08.2014

bir patates gelecek vaadetmez




Nasıldır bilirsin ,
güzel bişeyler olsun diye yırtınırken sen ,
etrafındaki çoğu şey çirkinliktir.

düşünerek güzelleştirebilsem keşke herşeyi *nin içinden geçtiği o an ,
başının üzerinden gürültüyle geçen uçaklar bunun mumkun olmadığını beyninde çınlattığında , öne eğilir başın

*daha buyuk bir yudumdan başka yapabileceğin bişey yok

14.07.2014

gibi




kendiliğinden olan şeyler öyle güzel ve büyülü ki , hiçbişey için kılımı kıpırdatmak istemiyorum artık .
mevsimin serini , çileğin tatlısı
bir gözün uykuya kapanışı gibi . 


içimi eriten cümlelerin öyle asitli ve etkili ki , ağzında bıraktığı mayhoşluğu bile seviyorum artık.
dudağından düşen , yanağıma değen
 ve öpücüğün birden*i gibi.

30.06.2014

mevsim





yaz ortası , sonbahar çiçeklerini düşlüyor olmam , tabiki sevgimden.
o buyuk yapraklı ağacın altındaki bahar çiçekleri , son kez mi açmışlar ki
unutmayalım guzelliklerini diye ne varsa dökmüşler eteklerinden.

hepsini aynı boy keserek topluyorum .
sığmıyorlar avucuma, kucaklıyorum.
hemen , aynı şiddetle kucaklanıyorum , sabırsız kolları kalbine bastırıyor başımı
saçlarımın arasında baharın son kasımpatıları


güneşe teslim olmadım henüz bu yüzden çokça yer kaplamıyorlar yüzümde,
yani bana baktığında önce çillerime takılmıyor gözleri ,
çiçekler hakkında hiçbir fikri yok , ama saçlarımın arasında yine de seviyor onları


...

yaz ortası ,
kış*ın üşümesini düşlüyor olmam , tabiki sevgimden .




24.06.2014

gelecek zaman



taze sıkılmıs portakal suyu ve tostla uyanıcagımız o sabahın gecesinde , içtikçe güzelleşen kafalarımızla yeniden tanımladığımız onca kelimeye sence de yer lazım degil mi o kucuk kıvrımlarda ?
biliyorum ben , söyledi .
biz küçük yalanlar soylediğimizde dünya daha az hırpalicakmış dönerken , söz verdi ; 
O*na inanmak bize kalmış bişey.
hem bence bahsetmezsek , hiçte kaybetmeyiz. öyle değil mi ?






20.06.2014

Aslında


 


bilerek kaçtığın mutlulukların , ne kadar süreceğini bilmediğin sebepleri yuzunden tesadüflere bu kadar inanıyordun.
kalbinin iki çekmece altında uyuyan yazmak istediklerin , kapı aralığından esen ruzgar bacaklarını buz gibi yaparken , uyanıyordu teker teker.


yastık ılık ,  dolandığın nevresimin mutluluğu serin .


11.06.2014

Olası






kurdugum cümlelerin ardında ne hissediyorum mesela.
hangi kelime agzımdan cıktıgında , tırnaklarımı kendi etime geçiriyorum
hangi cümlenin son harfiyle birlikte dudaklarımı ısırıyorum

dısardaki havayla ilgili hiçbi fikrim yokken üşümeyi tercih ediyorum belki ve şimdi bunu sana yazdıgım gibi ,sıcak yuzunden
ustumdekileri çıkartıyorum..

sen bu yazdıklarımı okurken , kulaklarındaki ugultuyu ben şu anda hissediyorum.
tesadüf yok bu yazıda, hersey olması gerektigi gibi, biliyorum .

korumaya aldıgın hayatın , dısardaki sesleri duymanı engelliyor.
en çok ta benimkini .
sevdgin tum filmlerin sonu silindi , okudugn kitaplarda altini cizdigin satirlar kendini yok etti ,
onca sarki sozu , kalbine dokunan melodi hiç varolmadı aslında.
onlar da korumaya aldı kendilerini ,
sana bıraktılar bu dünyanın mantığı en bol yerlerini .

6.06.2014

* istediğim kadar üzülebilme hakkıma sahip çıkıyorum dedim icimden.





Ne yapıyosun dedi ,
bana dogru yuruyerek .
baktım kafamı kaldırıp , üzülüyorum* dedim.
bazen mutsuzlugumu hafife alıyor , ama yine de söyledim
üzülüyorum şuan ve tamamen bu hisle mesgulum.
hafiflerse, azalmaya baslayabilirse ya da biterse baska bi işle ugrasabilirim belki.
ama simdi üzülüyorum.




14.05.2014

bugün



bugun ben ,
dünya*nın , kapının arkasında oldugunu dusunup durucam sanki.
sahip olamadığım dünya*nın yoğunluğunu sadece hissedebiliyorken , hakkinda yazi yazabilmek için bir kaç adım uzaklaşıcam.
 ve
bugün sen ,
bana duymak istemeyeceğim bişeyler söyleyebilirsin sanki
sana göre gogsume bastirirken kirdigim onca kalp yavaslatıyordur dünya*mın dönüşünü

emin değilim ama,
belki.






9.05.2014

yaptıklarimi yapmasaydım , cok sıkıcı olurdu hayatım. yapmadıklarımı yapsaydım eger neler olurdu peki ?





bazen durduk yere üzülüyorum.
gececegini bile bile , sonra hatırladığımda gulumseyecegimi bile bile üzülüyorum.
o gün , tum vucudumun formunu alıyor üzüntü , ellerim üzgün , saçlarım üzgün.
belki bi iki kelime için ağzımı açıyorum, dişlerim bile üzgün.

aynaya bakıyorum . gozbebeklerimin içine düşmem saniyeleri buluyor.
ne havai fişek var orada , ne araba farı . kapkara . içimden diyorum ; dibi olmayan bi karanlık gözü karalık.
sonra,
cıkıyorum ordan .



4.05.2014

Her sefer*



yazma isteğim her zaman şekilsizdi , tek kulplu bi hayata tutunma ihtiyacı gibi içgüdüseldi sadece..

-toplumsal olgulardan dolma yapabilecek bi ev kadını hassasiyetinde baslasam da yazmaya
hep kaydı önümdeki yol.. virajlı yol ,varisli yol, vadesiz yol..
her sefer..
çünkü bazılarının herseferden anladığı başka, hersefer* tanımı çok farklıydı
bazı seferlerininse malesef bi tanımı bile olmadı..
bunu hisseden biri ,
yazdıklarını degil, yazmadıklarını bilmek istiyorum , dedi.. (dedi mi ? )

o bunu derken tam ,kitapların dünyayı kurtaramadığını hisseden ben, kitaplar tarafından dünyadan kurtarılmıştım ve amatör bi kadının üretken diline ara vermesinde karar kılmıştım..

uslanmak düşer artık birilerine diyen eskilerin deyimiyle,
oysa deyimlerde eskirdi, bilirdim..

4.04.2014

içtiği kahvelerin telvesinden yapardı uykusunu ve sığdırırdı geleceğini her fincana bu zamanın insanları






pek sürükleyici sayılmaz ama bi hayalim var , kendisini ilk kez bi rüyamda görmüştüm. 
bundan on bin seneler sonrasının bi ata adayı olarak , bu rüyamı atasozu yapmaya kararlıyım.
bir baskasının  beş duyusuna kupe olup parlasın ,  ben onu bi cümleye sığdırabildikten sonra  ,

***


neden olmasın.



26.03.2014

küpseker





o gun ,
yogun bi kar yagışı bekleniyordu omuzlarımda ,
neredeyse yagmur bile yagmayan kışı arkamda bırakıp , çokta guneşi olmayan baharın ilk gunlerine yuzumu çevirmiştim.
balkanların dalgacı havası , bilimin ayak bileğine çelmeyi takmış , at yılının kışına ait son yagmur damlalarını kimlerin tenine değdirmişte , 
şeker olup erimişler ; haberlerde hep.




13.03.2014

sevgilimonucmart




her gece illaki benden once daldıgın uykuların sebep
ben uykuya dalana kadar oynadığım oyunlara.
elimi uzerine koydugum kalbinle kalbimin senkronize atışını dinlerken
nefesimi nefesine yaklaştırıyorum , senin verdiğin soluğu ben alıyorum. 
uyanıyoruz. soylenecek seyleri az olan gunlerin sabahına
ama sırf sen gozlerini actıgın için neşeleniyorum, sonra..

8.03.2014

düşünce şnorkeli



henuz olgunlaşmamış ham düşüncelerimle , çapaklarım birbirine girmiş uyandım.
gözlerimi kapatıp uykuya zorladığım gecelerin sabahı hep böyle ve içine giremediğim kitaplarım hep böyle gecelerde biter .


28.02.2014

siyahbeyaz






ben sanırım ,
inanmayı basardığım ne varsa hepsini kalbime sakladım.
bi kısmı kelimelerden olustu , diğer kısmı temaslardan, bakışlardan , duygulardan ve kitaplardan.

sizin ,
kendiniz için olusturdugunuz anlamlara karsı direniyorum. içini hızla ve gelişiguzel doldurdugunuz kalplerinizi elimden geldiğince deforme ediyorum.
siz izin verdiğiniz kadar.
kendi çıkarlarınız için dışladığınız guzellikleri girdiğim yerden içeri alıyor , zorlayarak koyduklarınıza yol gosteriyorum.

çıkışlar sağdan.

sizler düşünecek kadar özgür olmadığınız için en kolay yolu seciyorsunuz.
yaratmacılık oynuyorsunuz , suretler olarak , gerçekler orda öylece dururken.
ama olmuyor.
balkonlarınızda organik diye yetiştirdiğiniz o kucuk domatesler bile kızarmıyor . Güneş sizi sevmiyor , yeşille kırmızı arasındaki o sevimsiz, soğuk renkle cezalandırıyor sizi.


ve siz hala ,
o rengin sadece size özel olduğuna inanıyorsunuz..




13.02.2014

burun kıvır






görmezden geldiğim yarın, dünle bir olmuş , küsüp gitmiş
ve hiç tanımadığım insanlara kırılmış kalbim

havanın şu sıralar gündüzleri guzel oldugu kadar , geceleri küstah olmasına baska bi neden bulamıyorum
aslında , bunlar hep suistimal.

kırılırken , ustumun basımın ne kadar temiz ve iyi göründüğüne bakmadan parcalanırım. onun da bi adabı vardır benim için ,
ne dediğimi hiç düşünmeden ve ne kadar dediğimi önemsemeden , kelimelerimden başlarım , ince ince kırılmaya.
saclarım bile hayret eder hatta,

vazgecer gibi hepsinden  ve boşverir gibi hepsine.


8.02.2014

bikaç kış , bikaç bahar




Belkide konusmak gereksizdi . bundan sonra hayallerini kendine saklayacak , kimseye ondan bahsetmeyecekti.

biliyordu , anlamazlardi.

günlerden cumartesi , havalardan parçalı bulutlu
henüz Şubat başı 
olması hiç farketmiyordu.





29.01.2014

-ma






hissettiğin herhangi bişeyi tum kalbinle , sevdiğin bi surata anlatmanın ve o anda o kişinin seni anladığını bilmenin bi tanımı olmalı ve sözlüklere girmeli.
hissettiğin herhangi bişeyi tum kalbinle , sevdiğin bi surata anlatmanın ve o anda o kişinin seni anlamadığını bilmenin bi tanımı var ve sozluklerden çıkmalı.

***

gri





sana doğru yürüyorum
karşında kac dakika hareketsiz kalıcağımın düşüncesi aklımda  
yuzume değen ilk bakış için hiç göremeyecegin  bi gülümseme olusturuyorum.

avucumda çay sıcaklıgı , denize bakıyorum. bu griliği sevmiyorum. yanına gidince dibini gorücem , taşları ve yosunları görebilicem biliyorum ama uzağında sayılırım bi kaç kilometre.
o yuzden burdan bakınca gri , hep gri işte.

ufuk çizgisiyle birleşmiş üstelik , yerle gök
hareket eden gri bulutların arasından sızan gunes ısığı huzmeleri belli belirsiz.
gokyuzundeki süt-liman şehrinin o buyuk yangınlarını sondurmesi için çağrılan superkahraman senmişsin gibi ,
hemen çevirdin gözlerini ..
ardından kapandı aralık .

biliyo musun aralık ayına yuklediğim tum o anlamlara diğer ayların gucendiğini hiç sanmıyorum.
elimdeki çayın , kurabiyesizce tuketilmesine içerlediği kadar olamaz en azından.
sevgili ıslak hava , sevgili gri deniz , sevgili sıcak hırka
kış sebebiyle kafamı boynuna gömdüğüm
uzun.




- çaya şükrediyorum


  

28.01.2014

bilgi.




gozlerimin onunden gitmeyen seyler var 
mutlu şeyler. 
yazılar , kelimeler , gülüşler , öpüşler , ..
ustelik durdukları yerin gözümün önü olduğunu da biliyorlar . 
***





21.01.2014

halet’i ruhiye




balkonda bi sağa bi sola,  yuruyup geçen insan kalabalıgna bakıyorum.
bende cıkabilirim diye düşünüp ,sonra valiz hazırlaman gerek diye cevaplıyorum kendimi.
kalan son saatleri kavanoza kapattım. ilk ya , unutmayız ya , kalanlarda yavas ilerlesin istiyorum.
bulutların arkası masmavi , gunes nasıl kuvvetli
halbuki ocak, kış ortası
çiçeklerin bile aklı karışmış , açmışlar yapraklarını

üşümeye alışmışım ben
omuzlarım yoğun bi kar yağışı beklerken , güneş aksine sarılıyor
sen yoksun diye bende ona sarılıyorum.
yol boyunca kovaladığım sarkı gelip oturuyor kulağımın içine 
surekli fısıldıyor
something in my heart  , something in my heart
makes me miss you more
..







14.01.2014

hayallerimin gücü adına !







gunlerden parcalı bulutlu , havalardan on derece iken 
neden yazları yuruyecek yer olmayan sokaklarında kalbimi bıraktığım o  kasabada ; yağmur yağarken ,üşüyorken ve yanımda sen varken yuruyemiyorum ? 
biranın en tatlısının duvarda içildiği o kasabada ; simdi elimde , elinden sonra olması gereken sey sence de kahve fincanı değil mi ?
denizindeki soguk su geçişlerinin hayali gözümüzü kapadığımız her milisaniye aklımızdayken , o yagmurlu kumsalda nefesinle ısınması yüzümün , neden çok zor? 
ben simdi burda bunları düşünürken çillerim çıkıyor yine , güneşle kuruyan saclarım sararıyor ; senin aklımdan gectigin her an karnımda karıncalar yuruyor , hemde kalbime doğru 
bu karnımı acıktırıyor .

7.01.2014

Nasıl anlatsam bilemiyorum ,






sakince düşünmek istiyorum , sessizce . bölünmeden , yarıda kesilmeden, koltugumdan kalkmak zorunda kalmadan ,bi düşünceden diğerine su gibi süzülerek geçmek  istiyorum. içimdeki o durgun suları kımıldatmadan yanlarından gecmek , içi krema dolu düşünce balonlarının ustunde zıplamak suretiyle yerçekimine meydan okumak istiyorum havada süzülerek.

gözlerimi kapatıyorum.
bunların aksine , ortalık karmaşık
insan dolu her yer , çok kalabalık.
elimde neredeyse bir metre sapı olan bi rüzgar gülü var her yaprağı ayrı renk parlıyor.
bunca insan içinde beni görmen için aklıma başka bişey gelmiyor.
insanlara bakıp , gülümsediğimde yanağımda oluşan çukur sağda mı solda mı diye düşünürken sen
rüzgar gülünü güneşe çeviriyorum , gözünü alıyor.
insanlar kaçıyor, kaçışıyor
hepsi siyah ve beyaz ustelik , renkler korkutuyor.
denizin ilk dalgasının geri dönüşünde ikinciyle çarpıştığı o an gibi çarpışıyorlar.
düşünmüyorlar , görmüyorlar ve sevmiyorlar 
elimdekinin ve etrafımda olan bitenin büyüsüyle , yer ayaklarımın altında kayıyıor
tüm düşüncelerim birer birer kaydırağa biniyor
nedenini anlıyorum sonra
yaklaşıyorsun



actım gozlerimi.
çay demleniyor. hava henuz kararmış sanki. dışarıya bakılırsa içim fazla aydınlık. kalkıp bakıyorum neler oluyor diye , insanların yuzu hakkaten asık.
içimden soyluyorum  ,
-sizi mutlu edecek yerler ve şarkılar biliyorum ben 
duymuyorlar.
sessizce bi kere daha söylüyorum , fark yok
bu göz göre göre duymamazlık
.

bi el sırtımın ortasında , dönüyorum yanımdasın.
agzında bi ıslık 
kolunun biri omzumda , eli oynuyor saçımla
bakıyoruz insanlara
cadde karanlık , yağmur yağmış ama hepsinin yolu açık 

mırıl mırıl ve mırıl mırıl sonrasında ;


nefesimizden can bulan camın buğusuna çizdiğin ren geyiğinin adını uzak koydum
gozlerine baktıgımda bizden başka herkesi unuttum

sevgili diğer eli cebinde olan ,

sağda benim gülümseyince çıkan küçük çukurum. 










3.01.2014

üçocak




sabah uyandığımda aklımda ;



kırların ve ormanların kapısı yok .
yaprakların ve ağaçların sahibi yok.
kır*da bi ada*m var
ağzının içine baktım , tatlı dili yok .





1.01.2014

yazyagmuru bi harfini dusurmus bi yaziyagmurudur .



Bu gece biraz guzel oldum ben . Ve kendimden faydalanip kose bucak kactigim hislerime sarildim. (ne ki onlar ) Sarilarak anlatilmayacak konu olmadigina inananlardanim, ama guzelken ve en cok sana ; ustelik agzim limonluyken .
Elbisemin sagini,solunu cekistirip bardak bardak su ictim .  Herkes cesit cesit anlatabilir bu geceyi , bu aksami , umutlari, dilekleri ama ben degil ( sanırım )
Karanlık ve bulutlu havalarin mecburi sonucu pencerelerle danseden yagmurda gozum kaliyor gec saatte , yanlarina gidiyorum muzik guzel  . ( orda ne caliyor ?)

Ucikibir.

Diledim.
 Yazyagmuruneksikolmasin, kelimelerbizibirakmasin

optum.