27.08.2014

orman




yattığım yerden uzaktaki ışıkları izliyorum. evin içinde başka bir aydınlık yok,
*televizyonun kırmızı ışığını saymazsak eğer.

saatler ilerledikçe azalıyor ışık oyunları , benim gözlerim kapanmaya başladığından değil kesinlikle , azalıyor işte.
soluklaşıyor.

soluk alıyor.
nefes alıyorsun yanımda.
ciğerlerin yemyeşil ,  dalları karnıma değiyor ağaçların , yaprakların var kalbinden taşan , bu bi orman .

daha buyuk açıyorum gozlerimi. ruya gordugunu bilerek ve gozlerinin kapalı oldugu gercegiyle aslında ,
gozlerini daha daha buyuk açtığını sanmakta neyin nesi

yumurta akıyla yapıştırılmış gibi duran ağzın , şimdiye kadar konuşmuş mu hiç bilmem 
sıcak bi kelime çıksa agzından eriyecek belki bildiğinden
gözlerin anlatmaya başlıyor birden.

-üçüncü şişede bıraktım ben elimden gelmeyen herseyi , heyecanla düşürdüm elinden onca kelimeyi.

*uyan.

sutasarrufu*



gözlerin dolması sonucu oluşan yaşların , yerçekimi sebebiyle yanaklardan kayması eylemine neden ağlamak diyolar .

yaşlanmak bence bu.

8.08.2014

yeni dünya





yeni dünya adında bi meyve olması yeterince tuhafken , sırf adı için aldığım bu meyvenin tadını sevmiyorum. 
hiç kimseyi 'gereğinden' fazla sevemiyorsam bu dünya*nın suçu .

*ya da senin




6.08.2014

bir patates gelecek vaadetmez




Nasıldır bilirsin ,
güzel bişeyler olsun diye yırtınırken sen ,
etrafındaki çoğu şey çirkinliktir.

düşünerek güzelleştirebilsem keşke herşeyi *nin içinden geçtiği o an ,
başının üzerinden gürültüyle geçen uçaklar bunun mumkun olmadığını beyninde çınlattığında , öne eğilir başın

*daha buyuk bir yudumdan başka yapabileceğin bişey yok