Yakın bir zaman önce farkettim ,bazı şeyler öylece gün ortasında oluveriyor ve sen öylece yaşıyorsun olan biteni.
Bazen bir arabanın içinde dışarıyı izlerken, bazen sert bir poyraza karşı tek başına yürürken ya da bazen kalabalık bir masada herkes konuşup, gülüşürken sırf ağlamak istediğin için ağlayabiliyorsun.
Sonra kendi kendini teselli ediyorsun . Bi yudum su içip, karnını doyuruyorsun.
Kıyafetlerini düzeltip, dizlerindeki tozları çırpıyorsun.
Hadi yine iyisin , çok daha kötüsü olabilirdilerin kıyısından yürüyorsun.
Ağlamak için bir sebebe ihtiyacım olmadığını farkettiğimde ;
birinin saçına değmenin , veda etmenin , uzaklara sessizce bakmanın , uzunca bir yürüşün , genişçe bir yolun , yemyeşil bir dağın , hiç beklemediğin bir kahkahanın ve belkide unuttuğun bir suratın hiç akmayacak bir yaş olarak dönebileceğini de öğrenmiş oluyorsun. .
Doğru zamanlarda akıtamadığım yaşlar gibi sulayamadığım tüm çiçekler tanık
Sürekli diken büyütmekten vazgeçiyorum.
onun yerine ;
filizlenip , yeşerebilecek tüm ihtimalleri dikiyorum göğsüme
Düşünüyorum da ;
ben kendi söküğünü dikebilen bir terziymişim
bambaşka bir hayatta böyle biri olabilir miydim soruyorum kendime
Cevabı zihnimin içinde duyduğumda ;
yerde çok güzel bir şey görmüş gibi gülümsüyorum
o sevdiğin gamzelerimle.