10.10.2013

Düz yazının kıvrımları !



Gözün gözü görmediği o dipsiz karanlıklarda söylenen sözcükler , asla görmeye hazır olmadığın kabuslar gibi..
Başını sonsuz haz ve güvenle yastığa koydugun gecelerde
uykusuzluga teslim etmen gibi kendini, adını koyamadığın tatmine benzer bir duyguyla..
Zihnin sana gecelerce fısıldadı..
binlerce, milyonlarca sözcük, not almaya değer cümleler.
ama sen hiçbirini kağıtlara dökmedin, kaleminin ucuna getiremedin hiçbirini..benim gibi.
Bilmiyordun cok zaman sonra yazdıklarını okumanın
seni getireceği yeri..
o zaman görmeyi beceremediğin onca şeyin,
görüpte hatırlıyamadığın onca düşün yerini alacağını bilemiyordun tabi..

kalemin kağıtta kaydıkça italik el yazınla,
ve ardında bıraktığın anlamların silineceği korkusu yazdıkça ,
kelimelerle aran kötüye gidiyordu..
Yazmaktan korktuğun her sözü karanlığa soylediginde
onlarda ışıkla birlikte hayatından silinip gidiyordu...
*
diye telkinlerdeyim ben kendime.  
güzel olmaz mıydı , olurdu neden olmasındı..lar yerini 
o bildik iç seslere ve bahsedilen vicdan kipirtilarina bırakalı ne kadar oldu ki ? sen söyle.. 
ya da ben söyliyim. 
gülümseyerek hemde , 
varlığın pek güzel , öyle ya da böyle .



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder