28.10.2010

Dünü es geçtim , yarına fırlattım kendimi..



Alt dudağımın sol iç köşesindeki yarayı kemiriyorum ve öyle tadıyorum yasanmışlığımı ben, kendi kendine israf olan bir
gecenin eşiğindeyken.... Yarım yamalak bir nefes alıyorum işte alabildiğimce , sol bileğimde klavye sıcaklığı,parmaklarımda uyusukluğu..
belleğe sinmiş birkaç cümleyle birlikte, görünen yarımı var etmekte bi kaç satır işte..
Zihin uyanık ,gözler uykuya teğet..
belli belirsiz kendisini gösteren yarın, gözlerimin önünde ..
ne çok dünya, ne çok nefes, ne çok yarın dönüp durmuş bu beyaz körlükte..
Oysa ne bir dünya,

ne bir yarın, ne de bir nefes bildirmez kendisine ait olanı bir başkasına,
hep kendi etrafında döner hafifçe..
çokta sorgulamadım aslında bende, bıraktım herseyi oluruna,herkesin kendi bildiği yola..
Sadece bir nefes alımı düşlerden ayıklanmışsa eğer
gerçeeklik denen bu doğrusal olmayan dünya düzlemi

hiç hemde hiiç üzerine düşmeden olduğu gibi bırakıvermeli,
tam şu anda hemde
bunun gibi birşey hayat denemeleri..

2 yorum :

  1. keyiflidir yaraları kemirmek acırken tatlı tatlı keyif verir keşke gerçek yaralarımızda da aynısı olsa:)

    YanıtlaSil
  2. mümkün mü gerçekte hiç ?
    biri değse bile pişman ederiz.. biz dokunsak en dipteyiz ..
    dmi ..

    YanıtlaSil