18.05.2009

Senin sudan sebeplerini kurutan ,benim ateşim..


Derince bi kap düşün hayalinde..
İçine doldurdugun suyun, kabın şeklini alışını izle..sonra dağıt ellerinle, aç gözlerini ve beni dinle..
Senin zihninde yarattıgın o kadının boşluguna beni doldurma boş yere..Her ne kadar hafif tuzu olan bi suyla karışık olsa da vücudum, giremedim o kabın şekline..





*Anlamaya calşma boş yere, aynı dunyanın dönmesi gibi..döndüğünü anlamıyorsun anlamak istemedikçe..




12.05.2009

Yazdıklarım kendini kullanılmış gibi hissetti şimdi..


Seni düşünmek içinde bzim oldugumuz siyah beyaz fotograflar cektrmek gibi..
hani en nostaljiğinden
Bi de duyulan bi deklanşör sesi, senin parmağın sayesinde çıkan
sesin yada nefesin senin , nefes darlığı ceken düşüncelerim
buda yetmezki bize zaten hadi temmuzu bekleyelim
fotografla kalmayalım siyah beyaz kısa filmler cekelim..
çok yukleniyorum kalbime bi o kadar da beynime
yok bundan ötesi, sonum kısmı felç gibi bişi
Sesini duymadığım ,kelimelerini okumadığım -ve hiçte istemediğim- kaçıncı sabah ki
adını duydugumda ki tüyler ürpertisi
üşütüyor beni, dişlerimde gıcırdama sesi
artık son gunler sen bilmezsin..
o kadar hoş günler ki ,zorla pürüz arıyorum bi yerlerde ,döndürsün diye beni
bu kadar fazla dile getirmekte hislerimi ,neyin nesi
ben zaten kendimi anlamıyorum ,ama bu kendi kendime konusmak gibi..
asıl demek istediğim özledim,yine özledim seni..
şimdi, işte şu an gercekten üzgünüm
benim parmağım sayesinde cıkan deklanşör sesi
seni değil, allah kahretsin onu resmetti..





Taze meyve tadında resimdeki ev 'im..



Beynimin bazen dozunu aşırdıgı tüm çarpıcılığnı es geçiyorum..Aklımda hiçbirşeyn olmadıgı bi anı kolluyorum...
Böyle resim gibi gözünün önüne getirmeyi istiyorum herseyi ; ressam olmayı okadar isterdim ki ama kabiliyetim yok..Öyle işte..

Hmm senin de hevesn kaçtığına göre başlayabilirim.. lakin benimki de kaçmak üzere..

-Ayakkabılarımı çıkarablirmiym acaba ? elime alıp sessizce girmek isterim buraya..
Bekler ama duvardan yanıt gelmez..ses cıkmaz ,soluğumsa yapayalnız su anda..hatırlı birşeyde olmuyor bu evde sanırm,yüzüne pat diye böyle vurulurmu yalnızlığı insanın...
büyük koltukların bulundugu odaya yöneldi..her zaman ki gibi dengede duran vazo hiç hoşuna gitmedi yine...bu özgürlüğün adını denge koymaları ve dengenin iyi birşey olduğunu anlamıyordu..
ama kendisnde gördüğü dengenin farklı olduğunu vazoyu her gördüğnde bi kere daha anlıyodu..aradaki uçurumlara kafası bozuktu..
Aslında burası farklıydı ne denge sorunu vardı ne de dengesizlik.sadece vazoydu nihayetinde...evin ayrıntısı gibi görürdü kendini bu yüzdendi belkide hissettiği hayal kırıklığı..Düz bakarken,yana doğru eğil;rengarenk,yüzünü her çevirdiğinde..
koltuksaa..hiç eşlik etmezdi ona..hep otururdu onunla ama kalkmazdı hiçbi zman..herşeyi batardı koltuğa,her hareketi,her lafı...ama yine de zorlardı aptalca iyi niyetini..bir koltuktan daha fazla şey beklerdi.
diğer eşyalar da yordu onu;yine ,her zaman ki gibi..herşey birbirinden okadar farklıydı ki okadar uyumsuz,ters,zıt..
orada yaşıyordu,mecburdu,ama gittikçe daha dayanılmaz oluyordu.eşyalara kafa tutucak hali yoktu..eşyaydı nihayetinde,boş göz boyayan, anlamsız işte boşluk dolduran..Değişebilecek hiç şansları yoktu.yenilenseler öncekilerinin yerini doldurmaktan ibaretlerdi..Küflenmekti sonları bu rutubette,havasızlıkta,insansızlıkta...
Yığınla peşpeşe duraksamadan üstüne geliyordu herşey ve kalemi sayfanın üstünde bekletti yavascaa..resim yapmayı çok isterdi o,yapabilmeyi..
Sonra acemice çizdiği eve,bacaya,balkona baktı..içerdekine üzüldü,çok ama çok üzüldü..(nefes hep içerdeydi ama o her defasında boğuldu)

Öyleyse bende dışını süslerim dedi içinden ve basladı kalemi oynatmaya..bu evin içine huzursuzluğun girmesi yürek ister diyordu rengarenk çiçekler..
son anda beliren yangın çıkışı umud vaadetti..belki de tek yok buydu..





2.05.2009

Rüyalarda zaman yok, hadi keyfini çıkar..





Sessizce söylüorm duymasın die ,beni iyice dinle
anlatmanı isticek şimdi senden ,sen anlattıkça anlamaya calışacak belki de ,zihnine girip kendi işine yarayan ne varsa almaya calışacak..
hatta sen konusmaya baslamadan ,anlatmanı istedikçe büyüyecek,elleriyle uzanabilecek, yetişecek hayallerine
sen anlatmadıkça da yerleşicek iyice, oturacak bedenine, soluğunu zorlayacak..
bakma ona; oda kırışcak ,çevirme bile kafanı onun tarafına .. sökülecek iplik iplik kelimeleri aynı gözyaşları gibi..
alma üstüne sen boşver.... iki damla gözyaşı aktı diye sakın ona minnet etme..

....................................................

Neyi anlatmalıym ki sana ?
Seni sana anlatsam -uzunca- dinlediklerinle kendine buyuk geleceğini mi? yoksa seni kendime anlatsam benim hayalllerime küçük geleceğni mi?
Anlatacak hiç ama hiçbir şey yok ki gercekte..
içime içime susuyorum ben ;ama bazen..
ve şimdi içimde ki öyle büyük bi çığlk ki
şiddetnden içimin camları tek tek kırıldı
en çokta duygularımın canı acıdı..



Beni dinle ve çıt ! çıkarma..


Bi araya geldiğinde lüzumsz ve anlamsız bir bütünlük oluşturan, oldukçada garip cümleler yazabilirm
Sonra onlara bakıp hep brlikte hayran da olabilirz
Hem zaten bizim ailede oldukça küçük yaşta başlar anlaşılamayana duyulan hayranlık.. Bu yüzden belkide kız çocukları önce babasına aşık olur derler,n bliym..
Ama bna göre bunun iyi yanı, babamn benimle konuşablecek kadar cesur olmasıydı..Hemde bnca zaman ve onca iletişimsizliğimzden sonra..
O zamanlar büyük dizlern üzerinde bakarken, ayağa kalkmak aklımıza bile gelmezdi ..
Ne kadar garip…
Tüm bnlardan ve yaklaşık bir dakika sonra
düşünülenlern hepsi bitmiş,müzik keslmiş ve pencereden baktığmda tıpkı bu cümlelerm gibi tek başınayken gayet anlamlı,
çok seslideysse oluşturduğu uğultu duyuluyor olacak sadece..
Bazıları karikatür dergilernden fırlama, çocukluktan aşırma mutlulukları yazarkeen, bazılarıda bacak arası mesafesi kadar kısa süreli aşklarını,
hatta kendilerini o akıntıya nasıl kurban verdiklerni anlatacak bize...okucaz hep birlikte..
Çağırmadan hiçbr felaketinve kötülüğn gelmediğine inanan kimileri, umutlara nasıl sonu gelmeyen temeller attığını yazarak bize dair ebedi görüntü için
birbirimze dönmemizi sağlayacak..
Ve bize suretimizi gösteren hiçbir ayna kırılmıcak..
Fakat.
Tüm bu kaosun ortasnda, başlangıcn ve bitişn o kısacık aralığnda
hızla yitrilen birkaç cümlecik gariplik ve sonsuzluk arasında sıkışıp kalacak;

Bizim savaşcı egomuzn utangaç zamandan doğma kızıdr bnce önyargı
Belki de ummadığı taşlardan başını koruyamamasnın en büyük zanlsı
Ve arkasında saklandığın duvarıma yazılansa,sade bir yazı..
Şimdiye kadar nefes aldığın tum zamanların sende kırdığı o fay hattı
inan bna yazılanlarla geri gelmyor, denedim..
ve insanı da kırılmışlklar değil örülen duvarlar öldürüyor...