20.11.2017

tat


 


*


ben kelimeleri ağzımın içinde bıraktığı tada göre seçerim. 
onları dış görünüşlerine göre seçtiğimi sandıysanız ,
çok yanıldınız.


                                                                              *            

1.11.2017

eğer.



doğru olan ve gerçek olan arasındaki o çelişik çizgide bir ben mi tökezliyorum diye düşünüyordum ki elimi tuttun.
ve sen elimi tuttuğunda,
kendime bi kahve yapıp yanına da bi dilim kek alabilirim.
sen dışarı çıkmak istediğinde gökyüzünün vanalarını  açıp , yeryüzünün yağmurla birlikte sana sarılmasını sağlayabilirim.
bu başlayan ama bir  türlü bitmeyen biçimsiz inşaatı yıkmam sadece bir bakışıma bakar
aynı anda o çok sevdiğim kasabadaki adaları suya gömebilir , aynı sudan buharlar çıkartabilirim.
Dünyayı bilmem kaç derece bilmem kaç dakika ekseninden kaydırabilirim ve bu benim bi saniyemi bile almaz.
Ay ı ikiye bölebilir , sen seviyorsun diye gözünün gördüğü her yeri baklava gibi dilimleyebilirim.

hala elimi bırakmadıysan ,
birilerini diriltebilirim,uzun yoldan gelenler için
biraz içki ve sohbetten ne çıkar
sıkılırsak eğer roketlerin patlamış mısır saçtığı bir savaş başlatabilirim

hepsini ve daha fazlasını elimi tuttuğunu sandığım o milisaniye için
yapabilirim.
yapabilirdim.


ben konuştuğumda sen duyabilseydin ,sen bağırdığında ben camları kapatmasaydım eğer .
ben ışığı açtığımda sen karanlığı özlemeseydin, ben çok yorulduğumda , hastalandığımda , uyumak istediğimde , üzgün olduğumda ,en sevdiğim bardağım düşüp kırıldığında ve o karanlık parmaklarıma dolandığında , kendi etrafımda dönmeye çalışırken yörüngemden çıktığımda ve hiçbişeyi değiştiremediğim için olanlarla mutlu olmaya çabaladığımda  ,
sen hızlı hızlı yürümeseydin , durulmakla durmanın farkını bilebilseydin , hakedene haketmeyene gülümsemeseydin ,ben üşüdüğümde sen tenini güneşe teslim etmeseydin ,bazı zamanlar senin yaşadığın bi saatin benim yılıma denk geldiğini bilebilseydin eğer,
tüm zamanlar birbirini tutabilir , uzak/yakın ın hiç*oluşunu izleyebilirdik.

ama
şimdi gözlerimizi bir nehir kıyısına kapatıyoruz gizlice. bir iki de yıldız ekliyoruz başımızın üstüne.
birine göre yalnızlık
birine göre sessizlik
ikimize kırgınlık
diğerine kalpsizlik
ısırılmış bir elma duruyor kırmızı ekose örtüde
tadı(n) tuzu(n) hep ağzımın içinde





24.10.2017

kelime





'herkes kelimeler yapar , herkes bir şeyler yazar' dedi adam okuduğum bi kitapta.
 ilk defa duyuyormuşum gibi üzüldüm .
'kelime' kelimesinin hayatımdaki önemini düşündüğümde hayal kırıklığımı tahmin edersin.

edersin değil mi ?
onlarcasını okudun bunca yıl ; anladın , anlamak istedin , yanlış anladın ve bazen anlamadın ..
istemedin.
biliyorum.
pekte önemi olmayan , oldukça küçük yazılmış bi dipnot olabilirim karıştırdığın kitabın sayfalarında,
tüm ömrüm tek bir saniyede okuyarak zihninden geçen bi kelime olabilir.
hikayenin tümünü düşündüğümde o tek kelime nasıl ayrılamazsa bütünden  , bende ayrılamam .
ayrılmam.
çünkü gitmek için tüm sebepler sabitken , gidebilirmişim gibi düşünürken bile dahil olmayı sevdiğimi hiç aklımdan çıkarmadım.

şimdi sen
beni hatırladığın tüm kelimelere biraz daha yakından bak
çünkü sadece onlarla oluşan bu hikayeyi aslında hep sevdim ben.

9.10.2017

paradigma





beklenmedik bişeyler beklediğim günlerden biri değildi o gün
ama yine de
yağmur damlaları vasıtasıyla gezdiğin evlerden birinde seninle tanışmak
yeterince beklenmedikti aslında
o ıslak haline rağmen söylemek istediklerini söylemiş olmana sebep olanlara bakınca ; iyi ki parmağımın ucuna almışım seni diyorum şimdi.










öyle




arkamızda kalan denizlerdeki planktonların sönmüş ışıkları ya da yeryüzünün bozkırı .. yer çekiminden dolunaya ; her türlü iklimden merkürün güneşe yanaşmasına kadar sana bahsetmediğim doğa olayı bırakmadığım gibi rüyalarımın ve kelimelerimin de bir sonu yok benim
bedenindeki en küçük kemikten bile hevesle bahsedebilir , hiç susmadan şarkı söyleyebilir , kirpiklerin için sayısız cümle kurabilirim.
hala.
yapabilirim.
çünkü bu hissi seviyorum.
üzerinden ne kadar zaman geçtiğini hatırlamak istemediğim , sona ereceğini en başından zihnime kodlamadığım , sana değdiğim andan itibaren kollarına dolandığım o sarılmanın
gerilimsiz hissine ihtiyacım var.
ancak o zaman ,zaman zaman değişeceğini düşündüğümüz hiçbişeyin değişmeyeceğini kabul edebilirim.
çünkü
öyle.



23.09.2017

gece





belki de ;

her iki kutup noktasından da görülecek olan Güneşle biraz olsun ısınırsın
sana altı ay sonbahar vadedemesemde
bakarsın
yarım yıllık bi gece boyunca süren o rüyada saçlarımın arasına dolanır, kıvrılır yatarsın






13.09.2017

dalga




işte tüm bu panayır bittiğinde ve o kulak tırmalayan müzikler sustuğunda
yaz bitecek.
çocuk sesleri azalacak.
camlar aralık bile bırakılmayacak.

karşılığında ne verilsin isterdin peki
dalga gürültüsü mü , yağmur sesi mi?



doğrusunu , nasıl olduğunu bildiğini sandığın şeylerin alakası bile olmadığını çok farklı zeminlerde farklı şiddetlerde sarsılarak öğrendiğin zamanlar illaki olmuştur
böyle zamanlarda senin için yağmur yağmur diye atan kalbim , senin yanlış çok yanlış diye atan nabzına nasıl iyi gelebilir
söylemediğim hangi cümle ,vermediğim hangi cevap
bi çok şeyin cevabını bildiğim gibi bu sorunun da cevabını zaten biliyor olmam neyi değiştirir

benim susup sakinleştiğim suyla senin yağmurun aynı
senin öfken , kasırganla benim dalgalarım farklı mı
kabul et.

yaz bitti
daha önümüzde sonbahar var.
ben senin aklındayken beyninin uğuldaması bence çok normal çünkü
benim kalbim denizin içinde hep böyle atar





26.08.2017

o kadar mutluyum ki şimdi kusabilirim






Ailemin bana öğrettiği en önemli şey beklentisiz olmaktı ama bunu öğretirken kendilerinin özne olması zaman zaman canımı yaktı.
öğrendim sandığım zamanlarda daha tek bir yol bile katetmediğimi görmek nasıl güzel bir his , anlatamam


belki de anlatabilirim ;

çocukluğumdan itibaren hucrelerime kodlanmış olması gereken beklentisizlikle hala anlaşamıyor oluşumun tek bi sebebi var bence.
kalbim. 
çünkü ona bunca yıl sözümü tek bir konuda bile geçiremedim , bu konu da mı geçirecektim?
bir şekilde hayatımda varolan , sevdiğim ve ne şekilde olacağı şu anda çokta önemli olmayan fakat hayatımda kalmaya devam edeceğini düşündüğüm insanların ; benimde dahil olduğum durumlardaki seçimleri beni çoğu zaman çıldırtıyor.
çoğu zaman diyorum çünkü bu insanların sayısı az ve hayat hiç durmuyor.
sürekli bir seçim yapmaya mecbur kalıyoruz ve ben sürekli çıldırıyorum.
çıldırdıkça düşünüyorum ve düşüncelerin sonu her zaman sorulardır .

aynı noktaya eşit uzaklıkta olanların her zaman yanyana olmadığı o dünyada ben tek başıma mı yaşıyorum ?
bu kadar yalnız hissettiğime göre bu sorunun cevabı evet çünkü dostluk , incelik ve samimiyet karşısında kalbi sarmalayan o sıcaklık henüz parmak uçlarıma bile değmiş değil.
yardımcı olmak adına uzatıyorum elimi ama boş fincanlar soğuyalı çok olmuş
mutluluktan içim içime nasıl sığıyor böyle anlayamıyorum.







21.08.2017

retro








Aynı Güneşin kalbinde yer eden Merkür gibi
hareketlerin sadece bi ileri iki geri ..ama bu dünyanın toz duman olmasını engelleyemiyor
benim hassas kalbimin odalarında yeşeren onlarca dal , çıt çıt kırılıyor saçlarım gibi
gidip kestiriyorum ama uzunluğundan bişey kaybetmiyor
dönüp dolaşıp geldiğim nokta ,
güzel bir kitabın illaki altı çizilmiş cümlelerinden biri oluyor
*cevabın var mı?

yer kürenin ilk sahipleri denizler midir , dağlar mı ?

konuşmak için gökyüzü kendini zor tutuyor.

bence tabiatın bilmecelerinden zor sayılmaz bizim aramızdaki
sadece eylül geliyor , hava biraz bulutlu ve bünyeler hemen nem kapıyor








6.08.2017

dünyanın öteki ucu





sence de güzel değil mi?
yanyana gelen harflerin sadece bizim anladığımız dillerde cümlelere dönüşmesi
o bi çoklarının arasından sıyrılan notaların , gelipte kalbinin ortasına yerleşmesi usul usul
bu arada ; yerleşiyor değil mi?

bunca zaman değişen onca şeye rağmen ;
hiç utanmadan orda mısın sorusuna verdiğimiz burdayım cevabı bi kalp titremesinden ibaret bana kalırsa.
etkisi bi kaç gün süren.
sonra yine, sonra yeni.
bu arada ; titriyor değil mi?

ses yok.

bazen düşünüyorum , mükemmel derecede dağınık bi evde yaşayıp nereyi toplasam , arkamı dönünce eski haline geliyor sanki. öyle bi kaynağını bulamama ,özünü ..
ne anlatsam anlamaz, ne desem duymaz gibi geliyor artık

dünyanın öteki ucunda mısın sahi?

30.04.2017

huy*




bence bi çok şey hep olduğu yerde kalmalı.
kendi ağzımdan bile duymaya heves etmediğim şeyler var benim , sizin yok mu sanki ; ne diye bu laf kalabalığı.
dört köşesi olan bi cümle kalıbına neden sokayım canım düşüncemi , hem de yarattığı hissi kaç kelimeyle anlatabileceğime dair en ufak bi fikrim yokken
kendime saklıyorum işte, ne kadar da dokunaklı.

bu mesela
vakitlice kaybetmeyi beklediğim huylarımdan biri değil
ama aynı bedende daha ne kadar birlikte yaşayabileceğimi bilmediğim bi ikisi var ki onları beslemiyor, sulamıyor dahası gözlerinin yaşına bakmıyorum.
ağzımdan çıkan kıvılcımlara bi çözüm bulmama gerek kalmadan bir sabah uyanıcam, gözlerimi açtığım gibi onların yokluğunu hissedicem.
ve hepimiz çok yakında bu günün geleceğini biliyoruz.

*uzun zaman sonra bunları yazarken

aklımda neler olduğu , kulağımda ne çaldığı ve ağzımın içinde ne tadı olduğunu bunu okuyan hiçkimse bilmeyecek
ama sen ;

aklımda ne olduğunu , kulağımda ne çaldığını ve ağzımın içindeki tadı tek seferde tahmin edeceksin.

çünkü sen
tamamen kendime sakladığımsın
ve bi çok şey gibi olduğun yerde kalıcaksın.