25.04.2009

Düş'e dokunur şeyler..


Nasıl anlatsam ki şimdi size hissiyatımı,sabite tutkum var çünkü uzun zamandr ;
değişmekten,hareket etmekten,kendi kendimle çekişmekten,ilerlemekten,gerilmekten,
gerilemekten,gelişmekten her turlu ,evrim gecirmekten bolca ,kaymaktan ,kayıp gitmekten ,azalmaktan,
şişmanlamaktan,zayıflamaktan,çocuklaşmaktan,olgunlaşmaktan, durmaktan ve
tekrar yola koyulmaktan yoruldum ama devir daim olsa da biçok sey,yine de
değişimler fazlasıyla mevcut..
dün ne düsünüyordum been bugün ne :) mmh şey...ama şu sıralar
gerektiği kadar iyi yasamıyorm sanki işin garibi de , o nasıl yasamak bilmiyorm...devamsızlığm cok hayatta, bir yıl düş'e dokunur bisey yasamıyorm,sonra ertesi yıl bi gömülüyorm
hayata,kaldırabilene ask olsun....nerde,nasıl,kimle,ne sekilde daha fazla mutlu olunur hiç bilmiyorm,olamadığm yerleri,yapamadığm
şeyleri düsünüyorm bazen..sallıyorum günleri nereye denk gelirse,bugünün içerisine bakmadan ertesine geciyorum..yasayacaklarımı hep son
ana bırakıyorum,herks ağzına kadar baskası dolu,kendimi de genelde yasayamayacak kadar yorgn hissediyorm,ne yasarsam
yaşıym gözüm hep öteki hayatlarda kalıyor,imreniyorm..
hayatm bi dönem öylesine acık kaldı ki, paylaşım alanıma kac insan girdi hatırlamıyorum,selam verenlerden coğunu cıkaramıyorm..ileride cok daha mutlu olunacak
sote yerler biliyorum,ama işte ben bu kafamdaki makinaya söz geciremiyorm..hayata ara verişlerim,yada daha terimsel ifade etmem gerekirse duruş verişlerim..
bir gün dedirtir mi ki bana ,bak bu da benim garson boy günlerim..?




17.04.2009

Yamalı -nesir- macunları..


Üç yada beş paragraftan oluşan nesir macunları satılsaydı eğer o sokaklardaki seyyar satıcı tezgahlarında ,minnacık cep kitapları yerine
üç tanesi beş kuruşa diye bagırsaydı satıcılar ,kmse bişi diyemezdi neden bes tanesi üç kuruşa değil de üç tanesi beş kuruşa diye..
Adettndir işte oda biçok şey gibi..adettendir o ve hayatları adetlere mal etmektir yasamlarımızı,anlarımızı..




Aklın bulantısı




Buyuk kabahatler, midemde rahat bırakmayan sancılar,kramplar,göğsümde,kalbimin cok yakınlarında
ayaklanan bi fil sürüsü süreklş benimle beraber..
aradıgın sey komodinin üst cekmecesinde diyen bi seste eklendi bugun diğerlerinin arasına..
gidiceğim yerde bana ait bi komodin yok,benm olan hiçbişi yok..
beyaz tullerin arasna gömülmüş saclarım,dısarıyı izleyen gözlerim var ,karar vermeye calışan his ve us zorlanıyor..
burnum cama değiyor ,dudaklarım eziliyor..
ne düşündüğümü bilemez bi andan düşünebildiğim ilk ana düşüyorum ve su bardağımdaki içtğim suya dönüşüyorum ..
mağlup olmş,düşe kalka nefes alan gri gecelerin piri olmuş tum keyiflerim..
sakız gibi çiğnemekte ve arada da balon olup patlatmakta hissettiği herşeyi ruhum..
Süslemelerle,süslenmelerle oyalanıp durmakta sahip oldugumz ruh
topyekun bir metafor yumagının ortasnda bir gerceklik duzlemi olarak kurguladığımız hayatta akıntıya kendimizi bırakıp,sürüklenip bi yerde dururuz nası olsalardayız..
ama yok öyle bi kıyı..
Hiçbi sekilde sonsuz bi belleğe sahip olmadıgm halde nasıl oluyo da tum tasların yerine oturabileceğini umut ediyorum bilmiyorum ki,bi ütopya peşine nasıl düşebiliyorum,
bunun canlandırması peşindeyim .. nasıl?
oyalanış hepsi..öyleymiş gibiler,sonsuz kirliliğin içinde kendimi görünmez kılabilme derdi..
bilmiyorum ki..
orda ve burda direniyorum işte..
Neyin ne oldugunu unutalı oldu baya..
yasadıgım karelerle, kafamın içindeki kareler arasında gidip geliyorum..
kendime karşı bi benliğin derdine dşüyorum..
cümleler akbaba gibi kendi etrafında dönüyor beynimin içinde,ama yinede gelmiyor bi rahatlama ,gevşeme..
yorulduğumu hissediyorum ,aynı bundan öncekiler gibi..
yuzume düşen bezgin gülümsemeyle ,bırakıyorum herseyi..





10.04.2009

'Biri' olmak için bi randevu alalım ..





Şimdi bak aynen şöyle oluyor; sen kendini “biri” sanıyorsun ve de akıllı filan böyle.. Anlayışlı ,adil, kül yutmaz ,agresif bazen, arada bi cesur ( yazarken en cok ..! )
Duyarlı, dikkatli empati ve sempati yönü gelişmiş..Hayal dünyasını, gündelik yaşama, hattaa en kötü şeylere rağmen bile koruyabilen..
Neyse işte burayı çok uzatmaya gerek yok.. Sonra bir şey oluyor; sen kendini “minnacık” hissediyorsun ve aptal...!
Kandırılmışlık , ezilmişlik hissiyle debeleniyorsun aynı zamanda... Haksızlığa uğramış ve işe yaramazsın o an.. ve bildiğin her şey anlamını
yitirmiş.. Adalet ve aidiyet, sadece kitap ismini çağrıştırıyor sana..Etrafta dolaşan iki ayaklı kocaman bir soru
işareti oluyorsun.. Arada ünlemleşmeye yeltensen de beceremiyorsun o noktayı basından alıp yere koymayı sonrasında da sesin çıkmıyor.
Kolay değil puuuufff!! diye herşeyin ters düzz olması.. Sonra yine bir şey oluyor. Sen kendini “biri” sanmak istiyorsun , ama
öncesnde denediğin için “du bakalım, hemen havaya girmiyim “ diyorsun. Tüm bildiklerini tekrar gözden
geçiriyorsun..Sahip oldugun cesaretin “körlemesine dalış” tan daha farklı bir anlamı olduğunu, adaletin
çift taraflı bir madalyon olduğunu, kül yutabileceğini hatta kül kusabileceğini falan anlıyorsun....
Aptallık ile akıllılığın oranları değişse bile her bünyede mevcut olabileceğini kabulleniyorsun malesef....
Duyarlı olmanın ve empati kurmanın insanoğlu ile ilişkilerin her aşamasında işe yaramayacağını
da kavrıyorsun haliyle..
Hayal dünyanı korumaya devam edebildiysen bu geçirdiğin evrimler esnasında ,
şanslı oluyorsun.. Çünkü “gerçekte olduğun kişi”ye ulaşma yolundaki tohumların korunup,gizlendiği yer orada.
Şimdi, bu yazıya bir son gerek, ama bi sonu yok.. Zira hayat hala devam ediyor ve bu evrimlerin
ne zaman ve nerede seni bulacağını bilmiyorsun. Evet..



8.04.2009

Gidişimdeki görkemi bile sevdin..





Çöpten adamlar biriktirdim ben gecmişimde, kimisi çok cüsseli kimisi zayıf,
sessizlikten sonra sordukları sorulardan anladım
Onlarla yapamıcağımı..
Ne zor şey , birinin ne kadar olabileceğini anlamak için ona dokunmak zorunda kalmak
Hayal kırıklıklığı mı bunun adı
Hayır, hayır bu kadar anlam buna çok fazla,hayır bunun adı herhalükarda
Başka bir şey olmalı...
Neden en çok sevdiklerimi düşünüp durduğumda
düşünmeden söyleniyorlar tarafımdan böylesine
Sonra onlara dair özlediğim şarkılar da var diyerek mırıldanmaya başlıyorum işte
Birini kendi kendime konuşur gibi sevememek, tüm uğraşlarıma rağmen sevebileceğime umudumun kalmaması...
Kendi kendine konuşur gibi benimle konuş demiştim sana
Kendi kendime konuşur gibi ürpermiştin karşımda
Hiçbirşey olmamış gibi soğukkanlı kalmak sonrasnda karşında ..ooff çok zor..
Yapabileceğim başka birşey olmalı benim

Donuğum çok bazen, serinde flulaşmış bi cam gibi
Hiçbirinin kırıldığımı düşünmesine izin vermemek için ,tüm bu izlerin desen olduğunu iddia ediyorum şimdi
ahhh bennnnn.. ne kadar da hassasmışım yaaaaaa
Kırıyorum dizlerimi ve oturuyorum karşıma ,bir çay söylüyorum ve kafamdaki o eşsiz manzaraya

Benim çokça senden vazgeçtim ve unuttumlarım var
Kimisi çok öfkelendi öyle ki küçük düşecek kadar
Hiçbirzaman doğru zamanı bulup da esirgemediğim laflar
Kusuruma mı bakacaklar bunların karsısında .. önemi yok hiçbirinin, baksın kusurlarına baktıklarım
Zaten en acısı beni tren altında bırakması dokunduklarımın
ama tüm bencilliklerine rağmen, hala yakışıklıdır vesselam
Hala güzel günlerdi geçirdiklerimiz
Halen daha acıtmıyor ama tüm bunlar...gercekten..

Baska ülkelere yerleşme fırsatı oldugu zaman degerlendirmeli
özlemleri,onu ,bunu düşünmemeli
Kuşkularım büyüdü, nerede kalacağını bilmemek kötü
Herseyi öylece ortada bırakmak ise en iyisi.