28.10.2010

Dünü es geçtim , yarına fırlattım kendimi..



Alt dudağımın sol iç köşesindeki yarayı kemiriyorum ve öyle tadıyorum yasanmışlığımı ben, kendi kendine israf olan bir
gecenin eşiğindeyken.... Yarım yamalak bir nefes alıyorum işte alabildiğimce , sol bileğimde klavye sıcaklığı,parmaklarımda uyusukluğu..
belleğe sinmiş birkaç cümleyle birlikte, görünen yarımı var etmekte bi kaç satır işte..
Zihin uyanık ,gözler uykuya teğet..
belli belirsiz kendisini gösteren yarın, gözlerimin önünde ..
ne çok dünya, ne çok nefes, ne çok yarın dönüp durmuş bu beyaz körlükte..
Oysa ne bir dünya,

ne bir yarın, ne de bir nefes bildirmez kendisine ait olanı bir başkasına,
hep kendi etrafında döner hafifçe..
çokta sorgulamadım aslında bende, bıraktım herseyi oluruna,herkesin kendi bildiği yola..
Sadece bir nefes alımı düşlerden ayıklanmışsa eğer
gerçeeklik denen bu doğrusal olmayan dünya düzlemi

hiç hemde hiiç üzerine düşmeden olduğu gibi bırakıvermeli,
tam şu anda hemde
bunun gibi birşey hayat denemeleri..

25.10.2010

Altyazılı bir gece




Hıhım sevgili
sever çiçekleri
ama onları sulamaz hiç..
kuru toprağa dokunur parmaklarıyla..
asıl o anı mı sever bilinmez..

Kucagında şeffaf bi kase
ışığı geçiren, duygulanmayı bilen , utanınca renkten renge giren
içinde 3 portakal cansiperane bekleyen
mutfak tezgahına sabitlenen metal sıkacağa doğru giden yolda sıralarını bekleyen
teker teker başları ezilen o sulugöz portakallar
herşeyi geçiren ama asla hava geçirmeyen
o kasenin içinde olmamaktan artık mutlular mı?

balkondaki kuru çiçeklerin sahip olduğu oksijen
bugday teninden homojen olarak dağılan kokuyla birleştiğinde
nefes alınır kılıyordu orayı
dudaklarının dudaklarımdan ayıkladığı portakal tanecikleri
hiç bitmemeliydi kanımca
ziraa en temiz aldığım nefeslerdendi o birkaç dakika ..

Patika


Buzdolabı resmi mesaj panosu,
üzerine mıknatıslı bi mektup iliştirilen , bol miktarda gelecek içeren
benim cevabım geçmiş esanslı bi mektup kağıdına yazılan..


gitmekten bahsediyor mektup
ottan , böcekten
bol çiçekli patikalara güveniyor mektup
vadediyor 1litrelik bir mutluluk

gel diyor ,
uçağa binelim
dönelim

olmaz diyor cevap
geçmiş kokuyor patika
buzdolabı beyaz, mektuplar ıslak
neye dokunsam dağılıyor parmak uçlarımla..




20.10.2010

Sudan sebepler


Dört başlı bisküvi enzimleri dişlerinin arasındaydı...
Ağzı hala alkol kokan şahıs, geceliğinin dantelli beyazında yalınayak dolaşıyordu odalarda, ..
Evin içinde bisküvi kırıkları..
Banyoda vanilya kokulu köpüklerle kısmen dans eden sevgilinin ıslığı boğaza kaçan sudan sebep öksürük nöbetine döner mi..

bence döner..

15.10.2010

Sonra


Çok mu özlemedim?
az mı sevdim?




Tırnak kırılmasındaki o hazin ,ince sızı içimde..
Akıllarda birikmiş sorgular ve hep aynı bak sorulduğunda cevapsiz kalmalar..
sonra,
Ölçüp ,biçip; tartıp ,topluyorum herseyi..
Adaletinden benimde emin olmadığım o teraziye ekliyorum seni..
ağırlığın yok, değerin yok,
sevgin yok özrün yok..

8.10.2010

Kalp


Ben sanırım
ara sıra seni tam onikiden vruyorum..

buzdolabı notu ;

seninle birlkte tüm pişmanlıklar üst rafa
onikiden vurdgm geceleriyse orta rafa kaldırdm
artık gerek yok ya
hep elimin altındasın ;)

seni seviyorum

7.10.2010

Evvel zaman değil aslında ,şimdi..


ezop masallarına yakıştırılabilirdi ancak
benim gidişatım

oysa ben ezop masallarına bile
herseye oldugu gibi geç kalmıştım


masal bu ya
evvel zaman kambur zaman olmuş
evvel ben kambur sen

elimdeki kostüm amacını aşmış
tül olmuş dantel olmuş duvak olmuş
sevdim


masal senin masalın ya
ben yine bas köşede

sen kurşun askerlerinle oynamak yerine
gelini öpmeyi tercih ettin
öptün